CHP'den Geyve Polisi'ne kutlama ziyareti
Kotaman’dan başarılı öğrenciye tebrik ziyareti
Türk Kızılay gönüllüleri, okul duvarlarını boyadı
Başkan Yüce’den çiftçiye ve ihtiyaç sahiplerine destek
“Fırsatçılar değil üretici ve tüketici kazanmalı”
Bütün hamtlar ve övgüler Alla hu Teâlâ’ya mahsustur, yüz binlerce salat ve selam, iki cihanın güneşi Hz. Mustafa (sav)’e, aline ve ashabına kıyamete kadar onun nurlu yolundan gidenlere olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! Ölüm: Ruhun bedenden ayrılması olayı. Ölüm insan varlığı için bir âlemden diğerine intikal etmektir. Ölüm yok olmak değildir, mekan değiştirmektir fani alemden baki aleme intikal etmesidir.
Ölümün yüzü soğuk kimse ölmek istemiyor, korkunun eceli faydası yok. ölümü aklımıza bile getirmek istemiyoruz. Bu dünyada misafir değil miyiz?
kelâm bilginlerinin çoğunluğuna göre ruh, suyun yaş ağaca nüfuz etmesi gibi bedenle iç içe olan latif bir varlıktır.
Ehlisünnete göre ruh bâkidir, yok olmaz. İslâm bilginleri; Allahu Teâla Ruhlar öldüklerinde onları vefat ettirir. " (Zümer, 42)
Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. ‘Oku kitabını, bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter’ denilecektir.(İsrâ, 14)
İmanın altı esasından biri de ahirete inanmaktır. Ahiret yurdu, bu dünyada yaptıklarımızın karşılığını bulacağımız yerdir..
Öyle ki artık dünyaya geri dönüş yok; herkes bu dünyadaki amelinin karşılığını eksiksiz görecektir. Kimseye haksızlık da yapılmayacaktır.
“Her kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca kötülük işlerse onun cezasını görecektir.”( Zilzâl, 7-8.)
Hesap gününde hiçbir şeye itiraz etme hakkımız olmayacaktır. karşımıza çıkan kendi işlediklerimizden başkası değildir.
Sevgililer sevgilisi de (sav) şöyle buyuruyor:
“Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz:
1-Ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden,
2-Gençliğini ne şekilde yıprattığından,
3-Malını, servetini nereden kazanıp
4-Bildiği ile amel edip etmediğinden.
5-Nerelere harcadığından, ( Tirmizî,.)
Hayatta hep yüz yüze olduğumuz hâlde bir türlü idrakine varamadığımız bir gerçek vardır: Ölüm, kefen, tabut, mezar ve ötesi. Oysa Peygamberimiz (sav) bir hadislerinde, şöyle buyuruyor.
“Ağız tadını kaçıran, lezzetleri yok eden ölümü çokça hatırlayın.”(Nesâî,) buyuruyor.
Şöyle geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki zengin-fakir, genç-yaşlı, iyi-kötü, zalim-mazlum nice insanlar bu dünyadan gelip geçtiler. Birçoğunun yerinden yurdundan eser bile kalmadı. Her geçen gün bir sevdiğimiz bizi bırakıp gidiyor. Biz de bir gün sevdiklerimizi bırakıp gitmek için her an gelmesi muhtemel ecelimizi bekliyoruz.
Şurası bir gerçektir ki bugüne kadar ölümden yakasını kurtaran hiçbir insan yoktur. Her geçen gün yıpranan bedene, ağaran saçlara, dökülen dişlere, zor gören gözlere, sesleri ağır işitmeye başlayan kulaklara, fersizleşen bacaklara, dur demek mümkün değildir.
İstesek de istemesek de doğumla geldiğimiz bu dünyadan ölümle ayrılıp gideceğiz. Dostlar: Önemli olan Rabbimizin istediği şekilde yaşamak.
“Nerede olursanız olun, sağlam ve güçlendirilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır.”(Nisâ ,78.)
“Artık kitap (amel defteri) ortaya konmuştur; suçluların, onda yazılı olanlardan korkuya kapılmış olarak, ‘Vay halimize! Bu nasıl kitapmış! Küçük-büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş!’ dediklerini görürsün. Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez.”
( Kehf suresi.49.)
O’ günün manzarasını yine Yüce Yaratıcının kelâmından dinleyelim:
“Kişinin kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır. O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlar, güler sevinirler. O gün nice yüzler de vardır ki toz toprak içindedir. Onları bir siyahlık bürür. İşte onlar kâfirlerdir, günaha dalanlardır.”ii(Abese, 33-42.)
İnsan, tabiatı gereği dünyaya düşkündür, ahir eti ise hatırından uzaklaştırma eğilimindedir. İnsanoğlunun ölümden hoşlanmamasının, ondan ürkmesinin en önemli sebebi, dünyaya olan aşırı tamah, ölümün ve ahiretin unutulup hazırlık yapılmaması, günah ve isyan karanlığında hakikat ışığının görülememesidir.
Allah Rasûlü (sav)’nün uyarısı çok ağırdır:
“Gaflete dalan, gülüp oynayan, kabirleri ve toprak altında çürümeyi unutan kul ne bedbahttır! Azan, haddi aşan, nereden geldiğini ve nereye gittiğini unutan kul ne bedbahttır!”( Tirmizî, )
Hiç düşündük mü? Neden, dünyamızda kötülükler, zulümler, haksızlıklar, katliamlar, savaşlar, cinayetler, öldürmeler, suçlar bir türlü sona ermiyor? hırsızlık, arsızlık, edepsizlik, fuhuş, zina, taciz, uyuşturucu, alkol, kumar hiç azalmıyor? yalan, dolan, gıybet, iftira hiç eksik olmuyor? insanlar tabiata, çevreye ve diğer canlılara sürekli zarar veriyor?
insanlardaki daha çok kazanma, daha çok tüketme, daha çok sömürme, daha çok eğlenme hırs ve tutkusu, ikiyüzlülük, bencillik, haset, intikam, kin ve öfke bir türlü sona ermiyor?
Bu soruların birçok cevabı yanında çok önemli bir cevabı var:
Ölüm, kefen, Tabut, Kabir, ahiret ve hesap çoğu zaman aklımıza gelmiyor.
Ölmeyecekmiş gibi yaşamaya devam ettiğimiz anlar oluyor.
Unutmayalım ki günah ve haramlardan uzaklaşıp sevaplara, hayırlara ve iyiliklere yönelmek için ölümü, ahireti ve hesabı daima hatırda tutmak gerekiyor. Dünya pazarında hiçbir şey karşılıksız verilmezken, ebedî âlemde vaat edilen nimetler çalışmadan, hazırlanmadan kazanılır mı?
Mademki ölüm var, ahiret var, hesap var, mizan var, sırat var, cennet var, cehennem var; Öyleyse ölüme, ahirete ve hesaba hazır olalım! Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekelim!
Her gün minarelerden, belediyenin höperlosundan, ölüm ilanı anonsu yapılıyor. Falan oğlu falan vefat etmiştir. Cenazesi a.. camiinden kaldırılacaktır. İlmi, makamı, mevkisi, ne olursa olsun, ölen insan için cenaze oldu diyorlar…
Yaşadığımız bu fani hayat elbette bir gün son bulacak, ebedi hayat başlayacak ve herkes bu dünyada yaptığının karşılığını ahi rette iyi veya kötü hesabını verecektir, her insan hak ettiği yere gidecektir.
Ölüm, Kefen, Tabut, Kabir ve ahirette inceden inceye hesaba çekileceğimizi, aklımızdan çıkarmayalım. “Ey gökleri ve yeri hakkıyla yaratan! Sen, dünyada da Ahiret’de Benim velimsin,( gerçek dostumsun) canımı Müslüman olarak al ve beni, Salih kimseler arasına kat.” (Yusuf ,104)
Rabbim ölürken iman selameti nasip eylesin. Amin.
Ecel büke belimizi, söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi, soranlara selam olsun.
Sala verile kasdımıza, gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze, duranlara selam olsun
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Bu yazı toplam 2255 defa okundu. UYARI: Sitemizde yayınlanan yazarlara ait yazılar, yazarların görüşüdür ve yazarları sorumludur. SAKARYA HALK GAZETESİ sorumlu değildir. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yorumda yasal sorumluluk yorum yapan kişiye aittir ve SAKARYA HALK GAZETESİ sorumlu değildir. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında yorum gönderen muhataplarına dava açılabilmektedir. Yorum şikayet konusu olduğunda ,yazılı talep halinde adli makamlara bu yorumların IP adresleri verilmektedir.
10 Nisan 2021 - 09:12, Cumartesi
2 Nisan 2021 - 09:45, Cuma
26 Mart 2021 - 09:39, Cuma
19 Mart 2021 - 08:57, Cuma
12 Mart 2021 - 08:58, Cuma
8 Mart 2021 - 17:36, Pazartesi
5 Mart 2021 - 08:50, Cuma
19 Şubat 2021 - 09:51, Cuma
12 Şubat 2021 - 08:44, Cuma
5 Şubat 2021 - 09:31, Cuma