Dünyaya satış yapmayı hedefliyor
“Sıkıntıların üstesinden hep birlikte geleceğiz”
“Hastaneler nerede dedik yanıt alamadık”
“Korucuk ve Karaman acilen lise bekliyor”
“Ramazanda da fedakarlık yapalım”
Musâ peygamber, Tûr-i sinâ Dağı’nda Allah u Tealâ ile konuşma şerefine erdikten sonra:
“Yâ Rabbi, benim Cennet’teki komşularım kimlerdir, bazılarını bildirir misin?” diye bir istekte bulunmuştu.
Cenab-u hak, Musâ peygambere: “Senin Cennet’teki komşularından biri, falan yerde yaşayan bir kasaptır. Görmek istersen, dükkânı falan yerdedir. Git, bir gece kendisine misafir ol,” buyurdu.
Musâ Peygamber, bu kasabın nasıl bir iyilik işleyerek kendine Cennet’te komşu olmayı hak ettiğini düşündü. Bu merakla, onun bulunduğu bölgeye doğru yola çıktı. Nihayet kasabı bularak:
“Ey Allah’ın kulu, bu gece sana misafir olmak istiyorum, kabul eder misin?” dedi.
Kasap: “Hay hay! benim misafirlerime, kapım daima açıktır, akşam olsun da eve birlikte gidelim, dedi.
Akşam olunca, kasap elindeki sepetin içini yiyeceklerle doldurdu. Birlikte evin yolunu tuttular. Eve gelince kasap:
– Bana müsaade buyurun, evvela şu salıncakta, değerli bir misafirim daha vardır. Onun hatırını sorup ihtiyaçlarını karşılayayım, sonra sizinle ilgilenirim, dedi.
Odanın bir köşesinde asılı duran salıncaktan yaşlı bir kadın çıkardı. Altını temizledi, elbisesini değiştirdi. Adeta bir iskeletten ibaret kalmış ihtiyarın bütün hizmetini görüp, yemeğini yedirdikten sonra, tekrar yerine yatırdı. O sırada İhtiyar kadının anlaşılır anlaşılmaz bir şeyler söylendiği duyuldu. Kasap da bu sözlere “âmin” dedi.
Musâ peygamber sordu: “Bu kimdir ki, kendisine bu kadar özenle hizmet ediyorsun?”
Kasap: “Bu benim anamdır. Vaktiyle benim bütün zahmet ve sıkıntılarıma katlanmış vefakâr bir kadındır. Şimdi ben de kendisine evlâtlık görevimi yapmaya çalışmaktayım.”
– Peki, hizmetinin sonunda bir şeyler söyledi, sen de âmin, dedin; ne dedi ki?
– Annem, hizmetlerimden çok memnun kaldığı için, bana her gün, “Oğlum, Cennet’te Musâ Peygambere komşu olasın.” diye dua eder; ben de âmin derim. Bu olacak iş mi? Musâ Peygamber kim, ben kim? Ben onun yanına bile yaklaşabilir miyim hiç?
Bu esnada kendisini tanıtan Musâ Peygamber: “Müjdeler olsun sana,” dedi. “Ben Musâ Peygamber’im. Cennette senin bana komşu olacağını Allah haber verdiği için, komşumu görmek üzere buraya gelmiştim. Annene hizmetten sakın geri kalma,” diyerek oradan ayrıldı.
Bir dede ile torununun konuşmalarına kulak veriyoruz:
Torunu pamuk gibi bembeyaz sakallı nur yüzlü dedesine merakla soruyor:
"Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadar olur?" Dede tatlı bir gülücükle:
"Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum." deyince torun:
"Nasıl yani ömür bu kadar kısa mı?" der. Dede:
"Evet yavrum. ömür namazsız ezanla ezansız namaz arası kadardır." diye cevap verir.
Torun yeniden sorar:
"Namazsız ezan ve ezansız namaz sözlerinden ne kastettiğini anlamadım dedeciğim. Bu ne demek açıklar mısın?"
Dede şefkatle ellerinden tuttuğu torununa:
Bak yavrum geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına ezan okundu değil mi? işte o ezanın namazı kılındı mı? Kılınmadı. O ezan "Namazsız ezan"dı. insan öldüğü zaman kılınan cenaze
namazının da ezanı yoktur. O da "Ezansız namaz"dır. Aslında o namazın ezanı insan doğunca okunmuştu kulağına.
"Bak ey insan! Doğdun ama öleceksin ömür çabuk biter hayatını iyi değerlendir. Boşa vakit harcama!" ikazını yapıyordu o ezan. İşte
yavrum;
ÖMüR EZANLA NAMAZ ARASI KADARDIR.
Baykuş'un Hz. Süleyman'a Nasihati
Ka’bü’l-Ahbâr (r.a.) Hz. Ömer’in huzurunda şöyle anlattı:
“Ey Emîrulmü’minîn, geçmiş peygamberlerin kitablarında okuduğum en acayip şeyi sana haber vereyim. Bir peçeli baykuş, Süleyman aleyhisselâmın yanına geldi, selâm verdi. Hz. Süleyman selâmını aldı. Sonra aralarında şöyle konuşma geçti:
“Ey baykuş, neden topraktan bitenlerden yemezsin?”
“Hz. Âdem topraktan biten şey (buğday) sebebiyle cennetten çıkarıldı.” dedi.
“Niçin su içmezsin?” diye sordu;
“Çünkü Nûh aleyhisselâmın kavmi suda boğuldu.” dedi.
“Neden îmar edilmiş mâmur yeri terk edip harabeleri mesken tutarsın.?”
“Harabeler Hz. Allah’ın mirasıdır, ben de Hz. Allah’ın mîrâsında otururum.
“Harabe üstüne konduğunda ne dersin?”
“Burada yiyip içerek geçinenler hani nerededir?” derim.
“Ya îmar edilmiş yer üzerinden geçsen ne dersin?”
“Yazık Âdemoğluna ki önünde nice güçlükler varken nasıl rahat uyumaktadır?” derim.
“Gündüzleri niçin çıkmazsın?”
“Âdemoğlunun kendisine ettiği zulmün çokluğundan…” dedi.
“Öterken ne dersin?”
“Ey gafil, âhiret yolculuğun için azık hazırla! derim ve ‘Subhane hâlikun Nur” diye zikrederim.” dedi.
Bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s.) şöyle buyurdu: “Kuşlar içinde insanoğluna bu kadar güzel nasihat eden ve bundan daha şefkatli olanı yoktur. Câhillerin ondan nefret etmeleri, onu uğursuz saymaları ne acayip şeydir..
Cumaniz mubarek dualariniz kabul olsun.
Hayirli cumalar...
Bu yazı toplam 824 defa okundu. UYARI: Sitemizde yayınlanan yazarlara ait yazılar, yazarların görüşüdür ve yazarları sorumludur. SAKARYA HALK GAZETESİ sorumlu değildir. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yorumda yasal sorumluluk yorum yapan kişiye aittir ve SAKARYA HALK GAZETESİ sorumlu değildir. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında yorum gönderen muhataplarına dava açılabilmektedir. Yorum şikayet konusu olduğunda ,yazılı talep halinde adli makamlara bu yorumların IP adresleri verilmektedir.
19 Şubat 2021 - 09:52, Cuma
15 Şubat 2021 - 09:16, Pazartesi
6 Şubat 2021 - 13:31, Cumartesi
23 Ocak 2021 - 10:43, Cumartesi
16 Ocak 2021 - 10:13, Cumartesi
9 Ocak 2021 - 10:43, Cumartesi
1 Ocak 2021 - 10:04, Cuma
26 Aralık 2020 - 09:48, Cumartesi
19 Aralık 2020 - 11:03, Cumartesi
12 Aralık 2020 - 11:18, Cumartesi