Sakarya’ya 10 yeni ambulans
Yeniden açılmak için 5 maddelik öneri
Sakarya'daki eğitimi anlatacak
Atabek, adına sahte hesap!
375 firmaya fahiş fiyat cezası
“Yıl 1915… 18'indeyiz Martın. … Kendine gel biraz! Pek tekin değildi Çanakkale'nin suyu, Geçilmez bu boğaz... “ diye başlayan bir şiir okumuştum yıllar önce. Çok etkilenmiştim; Not almıştım. Yazmak bugüne nasipmiş…. Bir de şu aşağıda kaleme alınanları…Ezineli Yahya üç adım öne çıktı sert bir selam çaktı. Öyle kararlıydı ki itiraz mümkün değil. 67 arkadaşı aynı dilekle üç adım ileriye çoktan dizilmişti. Aralarında Adapazarılı 25’lik delikanlı Hacı Oğlu Yusuf, Kaynarca Sarıbeyli Köyü’nden25’lik fidan İbrahim oğlu Mehmet Erdal ile Kocaeli’nden 24 yaşında Şerif Oğlu Ali’nin de bulunduğu toplam 67 arkadaşı aynı dilekle üç adım ileriye çoktan dizilmişti. Binbaşı Mahmut Sabri Bey hepsini tek‐tek öptü helalleşti. Adapazarı Çaybaşı Fuadiyeli Çerkes İshak. Aynı köyden “Serbes Ailesi” mensuplarının en büyük amcaları. Ruhu şad, mekânı ve ahireti cennet olsun. Ve arkadaşları Alancuma’dan Arslanoğlu Hasan ve
Emirler’den Kuşuj İlyas Galip… Hendekli Mahmutoğlu Hüsmen, Karasulu Ruhi Oğlu Gazi, Adapazarlı Süleymanoğlu Nuri, Narcı oğlu Rıza, İsmail Oğlu Yusuf, Ali Osman Oğlu İsmail, Hendekli Ahmet Oğlu Mustafa ve İsmail Oğlu Aziz ile Adapazarlı Hacı Oğlu Yusuf…. Arkadaşlarıyla da helalleşip şehitler makamında buluşmak üzere ebedi ayrılığa doğru yola çıktılar. Önlerindeki ay şeklindeki Ertuğrul Koyu onları ebedi mekânları olacaktı. Bir birlerine söylemeseler de bu araziye hepsi o gözle bakıyordu. Ebedi uykuya nerede dalacaklarını gözleriyle kestirmeye çalışıyorlardı. Yahya: “Arkadaşlar bu gece hiç uyumayalım. Nasıl olsa yarından sonra uyumaya çok vaktimiz olacak çooook” dedi. Hepsi zaten aynı şeyi düşünüyorlardı…” Daha onlarcası; yüzlercesi ve hatta yüz binlercesi. Onlarda şehit. Onlarda bizim evladımız. Bu coğrafyanın şehit evlatları. Onlarında ruhu şad mekânları ve ahiretleri cennet olsun
Osmanlı Devleti’nin savaş dışı edilmesiyle, muhtemelen Balkan devletleri ve İtalya İtilaf Devletleri yanında savaşakatılacaklardı. O zaman İngiliz Bahriye Nazırı olan Churchill'in ısrarla üzerinde durduğu bu fikirlere önceleri pek itibaredilmemiştir. Ancak 1914 Aralık ayında başlayan Türk Sarıkamış harekâtı üzerine telaşlanan; çok zor durumda kalan hiç değilsebir kısım Türk kuvvetlerinin başka Cephelere çekilmesini isteyen Rusya'nın yükünü azaltmak için, Çanakkale seferine karar verilmiş, fakat kesin neticeyi batı cephesinde arayanları darıltmamak amacıyla önce sadece donanmaylave zorla ÇanakkaleBoğazı geçilmeye çalışılmıştır. Tam bu günlerde Çanakkale Cepheleri’nden birinde bir Adapazarı Evladı, geride memleketinde bıraktığı babasına bir mektup kaleme alıyordu. Vakit buldukça, cephe gerisine çekildiği kısa süreli zamanlarda ve de kendine zaman ayırmaya fırsat yakaladığı kısa anlarda duygularını yazmaya çalışıyordu, elindeki kâğıda.
Çanakkale Savaşları, “Üçlü İttifak Görüşü”nün eseri
Çanakkale Savaşları. Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı bölümü olarak bilinir. Türk'ün sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. I.Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre önce, 1911‐1942 yıllarında Osmanlı Devleti son Afrika topraklarını İtalya'ya kaptırmış, 1912‐1913 Balkan Hezimeti ise, Rumeli'deki son Türk hâkimiyetini silip süpürmüştür. Bulgar Ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, 500 yıldır Türk olan Rumeli'nin kaybı, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi, o zamanın devlet adamlarında siyasi yalnızlığımızın tabii bir sonucu olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla I. Dünya Savaşı'na rastlayan günlerde Osmanlı devleti yalnızlıktan ve emniyetsizlikten kurtulmak fakat Balkan savaşının kötü hatıralarının tesiri altında kalan her iki blokta Türk ittifakını küçümsemişler ve bu ittifakın kendileri için bir yük olmasından endişe etmişlerdi. Ancak, Alman İmparatoru, her iki blok arasındaki savaşta, Osmanlı devletinin hiç değilse bir kısım düşman kuvvetini meşgul edebileceği gerekçesiyle müdahale etmiştir. Bu suretle Osmanlı devleti, kaderini alelacele, 2 Ağustos 1914'te "Üçlü ittifak'a bağlamıştır. Çanakkale Savaşları, işte bu “Üçlü İttifak Görüşü”nü benimseyenlerin eseridir.
Harp halinde bu geçidin kapanması
Hareket sahası olarak Gelibolu Yarımadası'nın seçilmesi, bu bölgenin jeopolitik bakımdan çok büyük öneme sahip olmasındandır. Boğazlar, Güney Rusya ve bütün Karadeniz kıyılarının açık denizlere olan tek çıkış noktasıdır. Harp halinde bu geçidin kapanması, Rusya için hayati önem taşımaktadır. Zira Rusya'nın insan ve hammadde kaynakları zengin, fakat sanayi ve mali imkânları sınırlıdır. Bunun için uzun ve sürekli bir savaşın gerektirdiği silah, cephane ve malzeme ikmalini temin edemeyecek durumdadır. Bu durumda boğazlar doğu cephesinin en müsait ve hayati menzil hattını teşkil etmektedir. Bu geçidin açılmasıyla Rusya'yı takviye edecek, batı cephesinin yükünü hafifletecek, dolayısıyla savaşı kısaltacaktır. Osmanlı devletinin savaş dışı edilmesiyle, muhtemelen Balkan devletleri ve İtalya İtilaf Devletleri yanında savaşa katılacaklardı. O zaman İngiliz Bahriye Nazırı olan Churchill'in ısrarla üzerinde durduğu bu fikirlere önceleri pek itibar edilmemiştir. Ancak 1914 Aralık ayında başlayan Türk Sarıkamış harekâtı üzerine telaşlanan; çok zor durumda kalan hiç değilse bir kısım Türk kuvvetlerinin başka Cephelere çekilmesini isteyen Rusya'nın yükünü azaltmak için, Çanakkale seferine karar verilmiş, fakat kesin neticeyi batı cephesinde arayanları darıltmamak amacıyla önce sadece donanmayla ve zorla Çanakkale Boğazı geçilmeye çalışılmış.
Adı İshak. Namı “Çerkez İshak”
Tam bu günlerde Çanakkale Cepheleri’nden birinde bir Adapazarı Evladı, geride memleketinde bıraktığı babasına bir mektup kaleme alıyordu. Vakit buldukça, cephe gerisine çekildiği kısa süreli zamanlarda ve de kendine zaman ayırmaya fırsat yakaladığı kısa anlarda çalakalem yazmaya çalışıyordu, mektubunu. Adı İshak. Namı “Çerkez İshak”. Adapazarı Çaybaşı Fuadiye Köyü’nden. Birliği Kırkkilis Sancağında Üsküp Nahiyesinde 6. Fırkaya mensup 14. Alay, 1. Tabur, 2. Bölük, 1.Takım. Adapazarılı Çerkes İshak. Bugün Adapazarılı Serbes Ailesi’nin Çanakkale Savaşları’nda şehit verdikleri büyük amcaları. Kendisi de Çanakkale Muharebeleri sırasında cephede vatanı için, vatsan toprağı için, asil ve soylu Osmanlı Devleti için şehit olduğunda sadece 25 yaşında idi. Bu kadar tanıtma sonrasında isterseniz mektubuna geçelim Çerkez İshak’ın. Neler yazmış, neler anlatmış… Cephede kimler var yanında bahsetmiş mi birlikte okuyalım isterseniz. Çanakkale Savaşı’nda, cepheden gelen son mektup duygulu olduğu kadar öğreticidir de. Mektubun tarihi 25 Aralık 1914. Mektup belki birkaç günde yazıldı… Belki de bir günde…
İngiliz‐Fransız Donanması’nın Çanakkale tabyaları bombalaması
Ancak savaş ve cephe şartlarında bir günde bir defada ve bir kalemde yazılması mümkün değil. Fakat o günlerde Sarıkamış Cephesi hareketlidir. Çanakkale Cephesinde ise 3 Kasım 1914 günü İngiliz‐Fransız Donanması’nın Çanakkale’nin tabyaları bombalaması ile uyanılmış, ilk deniz taarruzu olan bu harekâttan yaklaşık bir ay sonra 2 Aralık 1914 günü Sarıkamış Harekâtı başlamıştı. Harbiye Nazırı Enver Paşa, büyük bir kumandan edasıyla, şark cephesinde Kaasya’yı ele geçirerek, buradaki muhtelif milliyetleri Rusya aleyhine isyana teşvikle, büyük muvaffakiyetler elde ederek şan ve şöhret kazanmak hevesine kapıldı. O güne kadar bir alaya bile komuta etmediği hâlde büyük kumandan olduğuna inanan Enver Paşa, bu maksadını gerçekleştirmek için, 14 Aralık 1914’de Köprüköy’de bulunan üçüncü ordu karargâhına geldi. Harekât planına karşı çıkan üçüncü ordu komutanı Hasan İzzet Paşa’nın istifası üzerine kumandayı üzerine alan Enver Paşa, sonu felâketle biten meşhur Sarıkamış Taarruzu’nu 21 Aralık 1914’de başlattı. 25/26 Aralık gecesi Türk birlikleri Sarıkamış’a girdi. Üçüncü orduya mensup bir kolordunun pek az askeri Allahüekber Dağları’nı aştı. Ancak sol cenahı örten kolordunun hareketinin kış yüzünden gecikmesi felâketin başlangıcı oldu. On birinci kolordunun daha taarruzun başında (23 Aralık) düşman tarafından püskürtülmesi, onuncu kolordunun korkunç şartlarda yapılan bir cebrî yürüyüş sonunda sağ kalan çok az askeriyle Sarıkamış’a girebilmesi, dokuzuncu kolordunun ise buzlar içinde hareket edemeyerek tamamen donması, kalanının Ruslarca çevrilip esir edilmesi harekâtın başında durumu iyice kötüleştirmişti. Sarıkamış’a girebilen birlikler de Ruslarla boğaz boğaza yaptıkları çarpışmalardan sonra geri çekilip, buz ve kar yığınları arasında Allahüekber dağlarında donarak şehit olmuşlardı. Aynı tarihlerde Çanakkale’de 13 Aralık 1914 günü Mesudiye Zırhlısı, İngiliz B‐11 Denizaltısı’ndan atılan torpido Sarısığla Koyu’nda demirli bulunduğu sırada batırılıyordu.
Mahdumunuz İshak, 12 Kanun‐u evvel 330
Bütün bu yaşanılanlardan haberleri vardı yoktu ancak mektubun yazıldığı dönemdeki
halet‐i ruhiyesi bu. Bakın Çaybaşı Fuadiyeli Çerkes İshak mektubuna nasıl başlıyor. “Hamiyetli(vatan sevgisi ile dolu olan) Pederim Hacı Ahmet! Tarih‐i mektuptan bir hafta önceki taraf‐ı âliye(değerli/çok kıymetli)nizin sağlığını havi(içeren/ihtiva eden) olan name(mektup)‐imukaddes(kutsal)inizi yed(güç/kuvvet)d‐i âcizane(alçakgönlü)me vuku‐ı vusulü(ulaşması)nde‐meserret(sevinç)imizin kesret(yoğun)i derece‐i bala(üst)ya vasıl oldu.” Babası Ahmet Efendiye “vatan sevgisi ile dolu olan” methiyesi ile başlıyor. Onun o anda hissettikleri cephede olmayan ile bir düşünce içinde olma heyecanı ve duygusunda olmak onlarla aynı anları yaşamak coşkusu içinde hitap etmek… Ne kadar güzel bir duygu değil mi? Devamına bakalım isterseniz. Mektubun orijinalinin günümüz Türkçesi karşılığı kelimelerinin yazılması sırasında Mehmet KANAR tarafından kaleme alınan “Etimolojik Osmanlı Türkçesi Sözlüğü”nün 2005–İstanbul yılı baskısı kullanıldığını belirterek mektubumuza geçelim isterseniz. “…Muazzez(değerli) ve müşerref(şerefli)im pederim. Katiyen bendeniz için merak ve endişe etmeyesiniz. Zira bendeniz şu nail(muradına erme) olduğumuz vazife‐i mukaddes(kutsal vazife)emizi ifa(yerine getirme)ya saay(gayret) ve ihtimam(özen) eylemek(yerine getirmek)ten hâli(boş) değilim. Çünkü buvazife bugün ecell‐i mader(her an hazır olma)im olan şu muazzez(değerli) vatanımızı makhur(yenilmiş) ve cani olan düşmandan muhafaza eylemek bütün âlem‐i İslam‐ı kâinatın bir vecibe‐i ubudiyet(kulluk vazifesi) addeylerim.(kabullenirim) Şu fariza(görev)‐i İslamiyenin edasına tekâsül(gevşeklik/uyuşukluk/umursamazlık) getirmeyerek bihakkın meslek‐i müstakime(dürüstlük)’ye sevk edecek, ancak zat‐ı pederan(babacan)ından kulunuza muharebeye tergib(arzulamak) ve teşvik edecek nesayih(öğütlü/nasihatli)li mektuplarınızdır. Bendeniz elyevm(bugün) işbu vazife‐i askeriye ile meşgul oldukça bahtiyarım. Sizin zat‐ı Ekrem(cömert) (inizden daima ricam şudur ki, evkat‐ı hamse(beş vakit)de umum silah arkadaşlarıma ve necib(soylu/asil)e‐i Osmaniyenin muvaffakiyetine duada bulunmanızdır. İnşallah avn‐ı Hak(Allah’ın yardımı) ve inayet‐i subhani(sabahın ilk ışığı ile lutfedilen)‐ye ile bu defa öteden beri his ede geldiğimiz misillemeye muvaffak olacağımıza eminim. O tarafta gözü yaşlı validemin ellerinden öperim ve hemşireler(kardeşler/akrabalar)ime dahi gözlerinden öperim ve cümle ihvanlar(can dostlar)ıma ve komşularıma mahsus‐ı selamımı tebliğ eylemenizi taraf‐ı acizanemden mercu(rica edilen)dur. Ve hem de bendenizi teselliyata sevk eden mektuplarınız lâyenkati(kesintisiz/sürekli) göndermenizi müsterham(istirham edilen)dır. Bu tarafta bildiğiniz refikleri Emirler kariye(köy)sinde Kuşuj İlyas Galip ve Alancuma’dan Arslanoğlu Hasan taburumuzdadır. Kemal‐i sıhhatle mahsus‐u selam ederler. Elbaki(bundan başka) ihtiramat‐ı faika(en derin saygılar)mın kabulünü istirham eyler, hatm‐ı kelam(sona erdirme) ederim. Mahdumunuz İshak, 12 Kanun‐u evvel 330, Adresimiz: Kırkkilis Sancağında Üsküp Nahiyesinde 6. Fırkaya mensup 14. Alay, 1. Tabur, 2. Bölük, 1. Takım, manga Adapazarılı Çerkes İshak.” Söyleyecek sözü olan var mı?
Savaş kutsal bir vazife
Mektupların sürekli ve kesintisiz olmasının istenmesi, beş vakitte sabahların ilk ışıklarında yani namazlardan sonra edinilen duaların daimliği, asil Osmanlı soyunun başarısının Allahın yardımı ile edinilen dualarda olacağının hatırlatılması, babacan öğüt dolu nasihatlerin gönderilecek mektuplardan eksik edilmeyeceğinin belirtilmesi ilk edinilen bilgiler ve yansıyanlar. Savaşın kutsal bir vazife olduğunu bunun başarı ile sonuçlanmasının gayret ve özeni içinde olunacağı önemle belirtilmektedir. Çanakkale ile ilgili kaleme alınmış onlarca, yüzlerce kitapta bir yığın ifadelemeler var, binlerce anlatımlar var. Bu bizim anlatımımız. Bu bizim şehidimiz, diğer onlarca Sakarya Coğrafyası şehidinden sadece biri. Bugünkü devamı nesilleri bilinen tanınan şehitlerimizden sadece biri. Adapazarı Çaybaşı Fuadiyeli Çerkes İshak. Aynı köyden “Serbes Ailesi” mensuplarının en büyük amcaları. Ruhu şad, mekânı ve ahireti cennet olsun.
Daha onlarcası; yüzlercesi ve hatta yüz binlercesi
Ve arkadaşları Alancuma’dan Arslanoğlu Hasan ve Emirler’den Kuşuj İlyas Galip… Hendekli Mahmutoğlu Hüsmen, Karasulu Ruhi Oğlu Gazi, Adapazarlı Süleymanoğlu Nuri, Narcı oğlu Rıza, İsmail Oğlu Yusuf, Ali Osman Oğlu İsmail, Hendekli Ahmet Oğlu Mustafa ve İsmail Oğlu Aziz ile Adapazarlı Hacı Oğlu Yusuf…. Onlarda şehit. Onlarda bizim evladımız. Bu coğrafyanın şehit evlatları. Onlarında ruhu şad mekânları ve ahiretleri cennet olsun. Sözlerimizi bir eserden alıntı ile bitirmek istiyorum. “…Ezineli Yahya üç adım öne çıktı sert bir selam çaktı. Öyle kararlıydı ki itiraz mümkün değil. 67 arkadaşı aynı dilekle üç adım ileriye çoktan dizilmişti. Aralarında Adapazarılı 25’lik delikanlı Hacı Oğlu Yusuf, Kaynarca Sarıbeyli Köyü’nden 25’lik fidan İbrahim oğlu Mehmet Erdal ile Kocaeli’nden 24 yaşında Şerif Oğlu Ali’nin de bulunduğu toplam 67 arkadaşı aynı dilekle üç adım ileriye çoktan dizilmişti. Binbaşı Mahmut Sabri Bey hepsini tek‐tek öptü helalleşti. Arkadaşlarıyla da helalleşip şehitler makamında buluşmak üzere ebedi ayrılığa doğru yola çıktılar. Önlerindeki ay şeklindeki Ertuğrul Koyu onları ebedi mekânları olacaktı. Bir birlerine söylemeseler de bu araziye hepsi o gözle bakıyordu. Ebedi uykuya nerede dalacaklarını gözleriyle kestirmeye çalışıyorlardı. Yahya: “Arkadaşlar bu gece hiç uyumayalım. Nasıl olsa yarından sonra uyumaya çok vaktimiz olacak çooook” dedi. Hepsi zaten aynı şeyi düşünüyorlardı…” Daha onlarcası; yüzlercesi ve hatta yüz binlercesi.
Adapazarılı 25’lik Hacı Oğlu Yusuf Alancumalı Arslanoğlu Hasan ve Emirler’den Kuşuj İlyas Galip…
Ve içlerinde Sakaryalı Evlatlarımız. Onların adını Sakarya toprağında, Adapazarı Toprağı’nda ya da bu coğrafyanın herhangi bir toprağında yaptırılacak bir “Çanakkale Şehitleri Anıtı”nda yaşatılsa iyi olmaz mı? Çanakkale Zaferi ile birlikte, Şehitler Günü olarak da kutladığımız bu anlamlı zafer gününde, kutsal vatan topraklarını canları pahasına müdafaa ederek şehitlik mertebesine ve onuruna erişen aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla hatırlıyoruz. Aziz şehitlerimiz yattıkları yerlerde şunu hissetmelidirler ki; temiz kanlarıyla suladıkları kutsal vatan toprakları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Gençliği ve tüm Türk Ulusu tarafından en kutsal emanet olarak müdafaa ve muhafaza edilecektir. Bu duygularla, bizlere bu büyük zaferin gururunu armağan eden, Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun silah arkadaşları olmak üzere; bu mücadeleye iştirak eden büyük Türk ordusunun kahraman mensuplarını ve vatanları uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyor, ruhlarınız şad olsun diyorum…
Bu yazı toplam 4952 defa okundu. UYARI: Sitemizde yayınlanan yazarlara ait yazılar, yazarların görüşüdür ve yazarları sorumludur. SAKARYA HALK GAZETESİ sorumlu değildir. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yorumda yasal sorumluluk yorum yapan kişiye aittir ve SAKARYA HALK GAZETESİ sorumlu değildir. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında yorum gönderen muhataplarına dava açılabilmektedir. Yorum şikayet konusu olduğunda ,yazılı talep halinde adli makamlara bu yorumların IP adresleri verilmektedir.25 Ocak 2020 - 09:43, Cumartesi
5 Ocak 2020 - 11:28, Pazar
22 Mayıs 2019 - 11:22, Çarşamba
1 Ağustos 2018 - 19:06, Çarşamba
2 Temmuz 2018 - 12:36, Pazartesi
26 Haziran 2018 - 14:20, Salı
13 Mayıs 2018 - 12:20, Pazar
6 Mayıs 2018 - 12:31, Pazar
22 Nisan 2018 - 12:27, Pazar
8 Nisan 2018 - 12:29, Pazar